Gebeliğin ilk ayında annenin sürdüreceği beslenme alışkanlıkları, bebeğin de hayat boyu sürdüreceği beslenme alışkanlıklarının temelini oluşturur. Anne hem kendini daha iyi hissetmek hem sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek hem de bebeğin sağlıkla büyümesini sağlamak adına ilk aylardan itibaren sağlıklı ve düzenli beslenmeyi öğrenmeli ve gebeliğini bu şekilde yönlendirmelidir. Gebeliğin ilk 3 ayını oluşturan bu dönemde annenin yaşadığı hormonal değişiklikler bu dönemde çok karşılaştığımız ve hiperemesiz dediğimiz mide bulantılarına sebep olabilir. Bu durumda anne besin tüketimini reddedebilir ve günlük enerji alımı kısıtlanabilir. Gebeliğin ilk döneminde rastlanan mide bulantılarını azaltmak adına sabah kalkar kalkmaz mide suyunu emmeye yardımcı olacak; kıtır ekmek, galeta, leblebi, ekmek gibi kaynakları yataktan kalkar kalkmaz atıştırmaya
çalışmalısınız. Asitli içecekler ve meyve suları midede yanmaya sebep olacağından uzak durmaya çalışın. Sıvı ihtiyacınızı karşılamak adına suyu yemek sırasında değil ara öğünlerde tüketmeye çalışın ve günlük en az 5-6 bardak su içtiğinizden emin olun. Çiğ sebze ve meyveler mideyi yavaş terk edeceğinden mide bulantısının yoğun olduğu dönemlerde tüketmemeye çalışın. Protein alımını yetersiz bırakmamak adına; peynir, tuzlu ayran, cacık, yoğurt gibi besinsel kaynakları gün içerisinde kullanmayı ihmal etmeyin. Yediğiniz Miktar Kadar Ne Yediğiniz De Önemliİlk üç aylık dönemde bebek tüm ihtiyacını anneden karşılayacağı için annenin günlük beslenmesine ekstra bir enerji ilave etmesine gerek yoktur. Fakat bu annenin eğer mevcutsa, düzensiz beslenmeye devam edebileceği anlamına gelmez. Annenin günlük olarak en az tek bir öğünde; kırmızı et, balık, kurubaklagil gibi bir protein kaynağını; günlük 3 bardak süt veya yoğurdu; günlük 5-6 porsiyon kadar sebze ve meyve tüketimini tamamlanması ve karbonhidrat olarak; kepekli ürünler değil tam buğday ekmeği, tam tahıl ekmeği, çavdar ekmeği gibi vitamin ve mineral içeriği yüksek ekmek türleri tüketilmesi önerilir. Günlük 6-8 porsiyon kadar karbonhidrat grubu tüketmelerinde bir sakınca yoktur. (1 porsiyon=1 dilim ekmek=1 kase çorba=3 adet galeta=2 adet kıtır ekmek=3 yemek kaşığı bulgur pilavı=1/4 yufka=1 orta boy patates=1/4 simit=2 yemek kaşığı leblebi=3 yemek kaşığı yulaf ezmesi). Bu dönemde vitamin ve mineral ihtiyacı artacağından hem besinsel olarak bunlardan zengin hem de yağ kalitesi olarak oldukça yüksek değere sahip; fındık, ceviz, badem gibi kaynaklara beslenmelerinde yer vermelidirler. Folik Asit Kullanımına DikkatGebeliğin özellikle ilk 28 günü folik asit açısından büyük öneme sahiptir. Folik asit annenin kan volümünü artırmak ve bebeği nöral tüp deformasyonlarına karşı korumak için gereklidir. Sadece besinler bu dönemde ki artmış ihtiyacı karşılamaya yetmez. Bu yüzden hamile kalmayı planlayan anne adaylarına 3 ay önceden folik asit kullanımı hamileliğin ilk 3 ayına kadar önerilir. Bitki Çaylarını İlk Aylarda Kesinlikle TüketmeyinBu süreçte anne adayının rahatlamak için tükettiği bitki çayları düşük yapmaya yol açabildiğinden, tüketimi önerilmez. Özellikle; rezene, zerdeçal, civanperçemi, mine çiçeği, ada çayı, barut ağacı kabuğu, sinameki ve yeşil çay tüketmek bu dönemde sakıncalı olabilir. Zerdeçal hamilelikte rahim hareketlerini artırarak, ada çayı kadınsal hormonları artırarak ve yeşil çay tansiyonu yükselterek düşük yapmaya sebep olabilir. Kafein Alımında Kısıtlamaya GidinAnnenin aşırı kafein tüketimi, bebeğin kemik yoğunluğu ve kalsiyum içeriği üzerinde zararlı etkilere sahiptir. Annenin yüksek dozda kafein alması birçok mineralin emilimini engellemekte ve kansızlık riskini arttırmaktadır. Kafein denildiğinde aklımıza ilk kahve geliyor olsa da aslında kakao, çikolata, gazlı içecekler, siyah ve yeşil çayda da kafein bulunmaktadır. Bu nedenle günde maksimum 3-4 bardak açık ve limon ilaveli çay ile kafein alımınızı sınırlamaya çalışmalısınız. Kahve tüketimi ise günde 1 fincanı geçmemeli. İlk 3 ay hamileliğin en önemli ve riskli ayları arasında gelmektedir. Bu dönemde;
Arkadaşlarına, ailene ve işverenine ne zaman hamile olduğunu söylemelisin?Hamile olduğunuzu öğrenir öğrenmez bu sevinçli haberi herkese söylemek isteyebilirsiniz. Bu isteğiniz çok normal. Ama ilk trimester, gebelik kaybı için en yaygın zamandır (düşük yapma), bu nedenle hamileliğin ikinci üç aylık döneme girince mutlu haberi paylaşmak isteyebilirsiniz. Doğum yapmak istediğiniz hastaneBebeğinizi doğum zamanı geldiğinde nerede doğum yapmak istediğinizi düşünmeye başlayabilirsiniz. Önce hekiminizle görüşün. Hangi hastanelerde doğum yaptırdığını öğrenin. Ondan sonra bu hastaneleri mutlaka tek tek dolaşın. Kadın doğum servislerini, bebek odasını. Çocuk doktorları hakkında Bilgi alın. Sonra içinize en yatan hastaneyi hekiminizle paylaşın. Yüksek riskli bir hamileliğiniz varsa; Yüksek riskli gebelik, daha büyük bir komplikasyon olasılığı olduğu anlamına gelir. Hamileliğinizi yüksek risk oluşturabilecek faktörler şunlardır:
Yukarıdaki faktörlerden bir tanesi iseniz risk grubunda olabilirsiniz. Kadın doğum hekiminizle görüşüp, sıkı takip edilmelisiniz. Daha Fazla Kaynak
Yeni hamile olanlar ne yapmalı?Mide Bulantılarına Karşı Önlem Alın. Bol Bol Su Tüketin. Gebelik boyunca su tüketimi çok önemlidir. ... . Folik Asit Takviyesi Şart. ... . Düzenli Olarak Yürüyün ve Yüzün. ... . Uzun Süre Ayakta Kalmayın. ... . Sağlıklı Uykular İçin Bunlara Dikkat Edin. ... . Vücudunuzu Nemlendirin. ... . Bilgi Edinmeye Açık Olun.. Hamilelikte ilk kac ay tehlikeli?Düşüklerin görülme sıklığı gebeliğin ilk 3 aylık dönemidir. Gebeliğinizin ileri dönemlerinde düşük olma olasılığı da giderek azalır. %80'nden fazlası 13 haftada meydana gelir. En fazla riski ise, ilk 8 haftada olduğundan, bu gebelik haftasından sonra düşük şansı giderek azalabilmektedir.
Hamilelikte ilk 3 ay nasıl yatmalı?İlk 3 ayda yatış pozisyonu olarak yüzüstü hariç her pozisyonda yatılabilir. Bu aylarda rahim küçük olduğu için damarlara baskı yapmadığı için dolaşımı bozmaz. Gebelikte özellikle sol yana doğru yatış pozisyonu önerilir.
Hamilelik ilk 3 ay neden söylenmez?Bunun sebebi %90 oranında genetik (kromozomal) faktörlerdir. Bu durumu yaşamak, sizlerde genetik hastalık olduğu sonucunu asla doğurmaz.
|