Kuranı kerimi baştan sona okumaya ne ad verilir

yapılacaksa tabii ki kişinin anlayacağı dilde yapması, tercihen anadilinde yapması gerekir. diğer hallerinin mallık olacağını tartışmıyoruz bile, almanca bilmeyen birinin "ulan marx ne demiş acaba zamanında?" diye düşününce, das kapital'in oturup almancasını okuması ne kadar saçmaysa, ingilizce bilmeyen birinin a tale of two cities'in ingilizcesini okumaya yeltenmesi anlamsızsa, arapça bilmeyen birinin de kuran'ın arapçasını okumaya çalışması aptallıktır. bunu bir kenara bırakırsak;

teorik olarak kuran-ı kerim evrensel bir kitaptır ve tanrı'nın sözünü, tanrı'nın insanlara mesajını ifade eder. yani kuran'da tanrı, yarattığı kişilere neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söylemektedir. ve kuran, kendi ifadesiyle zamandan ve konumdan bağımsızdır. daha da önemlisi, kendi ifadesiyle "açık ve net bir biçimde ifade edilmiştir."

şimdi gayet standart bir senaryo çizelim, yıl olmuş 3015. dünya'yı cylon'lar basmış. insanlık tehlike altında, bir grup gitmiş kutuplarda (ya da dağlarda ne bileyim) sığınaklarda takılıyor. bu şahısların elinde de tanrının sözü olan kuran-ı kerim var.

bu sığınaklarda yaşayan, medeniyetten zaman ve konum olarak uzak kalmış, elinde çarpıtılmış olanları dahil insanlık tarihi bilgisinin çoğu kalmamış bir kişi, tanrı'nın sözünü okumak istediğinde, elinin altında kuran-ı kerim varsa normal olarak bunu okumak durumundadır. ve kendi dilinde (adam gibi bir tercümesiyle) okuduğunu düşünelim.

baştan söyleyeyim ben bu post-apocalypse kurbanına, sıkılacaksın. çünkü orada evrensel ifadelere epey az yer veriliyor. belki elinde olmayan, döneminin diğer kutsal kitapları gibi yarım şekillerde ifade edilmiş tarih bilgisi epey var. bunlar sana masal gibi gelebilir, bunların bir kısmından ders çıkarabilirsin. ancak büyük bir kısmı da senin umrumda bile olmayacaktır. mesela muhammed'in evindeki yemek ritüeli ve adabıyla ilgili işler seni pek ilgilendirmez muhtemelen. öte yandan, hırsızlığın yanlış şeyler olduğu gibi mevzuları öğrenecek (ya da sığınağınızda bunlar zaten biliniyorsa tanrı'nın sözüyle bunları pekiştirecek) ve benzer (daha önce bahsettiğimiz) "iyi" "kötü" tanımları oluşacaktır kafasında.

okumakta zorlanacaksın, çünkü içerikler olarak kimi zaman sıkıcı gelse de (evet bir polisiye romanı okumuyoruz nihayetinde buna şaşırmamalı) çoğu ayetin sonunda, ayet ile pek de ilgili durmayan, ama alta alta mesajlar veren cümlecikler olacak. bu hemen her ayette olunca da yazının akıcılığı azalacak. örneğin çoğu cümlede tanrı kendisi hakkında "herşeye gücü yeten" diye altını çizecek, tamamen farklı bir konudan bahsetse de bu cümleyi birkaç kez daha okuyacaksındır.

bir de bu post-apocalypse kurbanı şahıs, tanrı'nın istekleriyle karşılaşacaktır. örneğin, abdest alarak namaz kılması gerektiğini okuyacaktır. nasıl ve neyle abdest alması gerektiğini öğrenecek ancak namaz'ın nasıl ve ne zaman kılınması gerektiği konusunda bir bilgiye rastlayamayacaktır. namaz sırasında neler söylemesi gerektiğini bulamayacaktır. kısacası tanrı'nın şartlarından biri olan "ibaret" biçimini nasıl yerine getireceğini bilmeyecektir.

bir de çelişkilere rastlayacaktır, ama bu çelişkileri elinden geldiğince kendi formatında yorumlayacaktır. örneğin tanrı, kendisine içki içmeyi haram kılacaktır. ancak namazdan bahsederken, "sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de yolculuk hali müstesna yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın." ayetini okuyunca kafası karışacaktır. daha sonra farkına varacak, belki de tanrı, bu kişilere içki içmeyi haram kılmış ancak mantar yemeyi, cocain kullanmayı ya da ot içmeyi haram kılmadığından bahsettiği sarhoşluğun benzer birşey olabileceğini düşünecektir.

bu şartlar, kişinin başka toplumların kültüründen, eskiden miras olarak kalan dinlerden, tanık olduğunu iddia eden kişilerin yazdıklarından, yanlı/yansız kaynakların tarihsel gözlemlerinden bağımsız olarak, kimsenin "kursunu vermeden", sadece tanrı'nın sözü olduğunu iddia eden bir kaynağın, kutsal kitabın, tek başına okunmasıyla oluşacaktır.

ve takdir edersiniz ki, evrensel, zamandan bağımsız, bütün kainatı yaratan birisinin kitabı bu şartlar altında okunduğunda okuyan kişinin algısında oluşacak islam bambaşka olacaktır. bu da sözkonusu kitabın içeriğiyle tamamen çelişmektedir, zira hiçbirşey "anlaşılır bir biçimde apaçık" ifade edilmemiştir.

bu yüzden söz konusu post-apocalyptic çağda yaşayan kişi için bu kitap, kendi çağının dini değil, edebi eseri olacaktır. bunu din yapabilecek şey, kitabın yanında yazılmış binlerce sayfalık tefsirler, hadisler, savaş belgeleri, toplumların tanrı'nın sözünü algılayış biçimleri ve bunu yönetim biçimlerine uyarlamaları, tanrı'nın apaçık sözünü kurslar adı altında öğretmeleri ise, kusura bakmayın, tanrı'nın sözü gayet yetersizmiş meğer.

öyleyse, 3015 yılında, kutuplarda bir sığınakta yaşayan bir vatandaş oturup tanrı'nın sözünü, kuran-ı kerim'i, baştan sona okuduğunda çok büyük ihtimalle içeriğinin evreni yaratan güç tarafından doldurulduğuna ikna olmayacaktır. çünkü yanında, süslendirilmiş tarihi olmayacaktır. belki de hiçbir zaman duymadığı bir afrika atasözü burada anlam kazanacaktır. "aslanlar kendi tarihçilerine sahip olana kadar, avcılık öyküleri hep avcıları yüceltecektir."

Kuranı kerim baştan sona okumaya ne denir?

Hatim Kur'an-ı baştan sona okumaya denilmektedir. Kur'an da yer alan tüm ayetlerin yüzden ya da ezberden okunmasına kısaca denilmektedir. Hatim Nasıl Yapılır? Hatim yapmak için Kur'an-ı Kerim'i baştan sona kadar okumanız yeterli olacaktır.

Kuranı Kerim okumaya ne denir?

--> Bir kelâmı ve özellikle Kur'an'ı okumayı ifade eden tilâvet terim olarak "Kur'ân-ı Kerîm'i hem okumak hem de emir ve yasaklarını, teşvik ve uyarılarını hayata geçirmek suretiyle Allah'ın kitabına uymak" şeklinde tanımlandığı gibi "mânasını anlamak ve gereğince davranmak üzere onu tecvid ve tertîl üzere dikkatlice ...