Yaşam dini olan İslam insan yaşamının tüm yönlerine bu cümleden cinsel ilişki ve evlilik için adaplar koymuştur. Bu adapların bireyin ve toplumun sağlığında, kadın ve erkeğin ruh ve bedeninde, çocuk sahibi olmada, çocuğun yaşamasında, sevginin artmasında vb. şeylerde etkileri vardır.
Rivayetlerde söz konusu adaplardan bazılarının şunlar olduğu görülmektedir:
1- Cinsel ilişkiye Allah’ın zikriyle başlamak: Rivayetlerde ilişkiye girmeden önce okunacak dua ve zikirlere yer verilmiştir. Onların en önemlisi Allah’ı zikretmektir. Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Cinsel ilişkiye girmek isteyen kimse şöyle desin: Bismillahi ve billahi! Allahumme cennibni eş-şeytane ma razekani. (Allah’ın adıyla ve Allah için; Allahım! Şeytanı bana verdiğin rızıklardan uzaklaştır.)’[1]
2- İlişkinin Zamanı: Cinsel ilişki için belli zamanlar önerilmiştir. Bu önerilere uyulmazsa ardından kötü sonuçlar doğurur. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Ayın başında, ortasında ve sonunda cinsel ilişkiye girme, aksi taktirde çocuk düşüklüğüne neden olur ve dünyaya çocuk gelecek olsa deli ya da sara hastalığına tutulabilir...’[2]
3-Hayız ve nifas günlerinde, oruçlu iken ilişkiye girilmemelidir. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Karısıyla hayız halinde iken ilişkiye giren kimsenin doğacak çocuğu cüzzam olursa kendisinden başkasını kınamasın.’[3]
Ayetullah Sistani de diğer bütün taklit merciileri gibi böyle günlerde cinsel ilişkiye girmenin haram olduğuna dair fetva vermiştir.[4]
4- İlişkiye girildiği sırada insanın yüzü ve arkası kıbleye doğru olmamalıdır. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘...(Erkek) Yüzü ve arkası kıbleye doğru olduğu halde ilişkiye girmemelidir.’[5]
5- Cinsel ilişki, kimsenin olmadığı hatta çocukların ve uyanık olan bebeklerin bile olmadığı yerde olmalıdır. İslam Peygamberi (s.a.a) buyuruyor: ‘Çocuğunuz uyanık olduğu zaman eşinizle (cinsel) ilişkiye girmeyin. Zira bu çocuğun kurtuluşa ermesini engelleyebilir.’[6]
6- Bazı rivayetlerde gemide ve göğün altında ilişkiye girmekten sakındırılmıştır.[7]
Rivayetlere baktığımızda ilişkinin mutlaka yatakta olması gerektiği konusunda herhangi bir şey yoksa da İslam, bu amelin her yer ve zamanda yapılmasına izin vermemiştir. Bunun için özel ve uygun bir yerin ve belli şartların olması gerekir.
Hatırlatmak gerekir ki, yukarıda söylenenlerden yalnızca 3. madde haram olup, geriye kalanlar mekruhtur.
[1] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, c.20, s.136, Mektebetu’l İslamiyye, Tahran.
[2] -Meclisi, Muhammed Bakır, Hilyetü’l Muttakin, 4. Bab, Evliliğin Fazileti ve Adabı, 4. Bölüm
[3] -Hilyetü’l Muttakin.
[4] -Ayetullah Sistani, Tevzihu’l Mesail, Mesele: 448, 504, 1565.
[5] -Hilyetü’l Muttakin, 4. Bölümden; Vesailu’ş Şia, c.20, s.120.
[6] -Vesailu’ş Şia, c.20, s.132.
[7] -Vesailu’ş Şia, c.20, s.137.
Sağlıklı ve mutlu cinsellik denince akla cinsel ilişki sıklığı gelir. İnsanlar partnerleri için yeterli olup olmadıklarını cinsel ilişki sıklığına göre değerlendirir, başkalarının ne sıklıkta cinsel ilişki yaşadığını merak ederler. Bazen de sadece merak etmekle kalmazlar, kendi ilişkilerindeki cinsel ilişki sıklığının normal olup olmadığı ya da cinsel isteklerinin çok düşük veya çok yüksek olup olmadığı konusunda endişe duyarlar.
CİNSEL İLİŞKİ SIKLIĞI İÇİN BİR STANDART YOKTUR
Cinsel ilişki sıklığı, insanın yaşamında veya bedeninde neler olup bittiğine bağlı olarak artıp azalabilir. Çünkü cinsel yaşam pek çok farklı faktörden etkilenir. Yaş, sağlık, ruh hali, stres, cinsel istek, yaşam tarzı ve çift ilişkisindeki sorunlar gibi birçok faktör cinsel ilişki sıklığı konusunda belirleyici rol oynar. Bu nedenle, ne sıklıkta cinsel ilişki yaşamanın normal olduğu sorusuna herkes için geçerli olacak standart bir cevap vermek mümkün değildir.
CİNSELLİKTE ÖNEMLİ OLAN NİCELİK DEĞİL NİTELİKTİR
Cinsel ilişki sıklığı için sayısal bir standart olmamakla birlikte, yine de mutlaka bir sayı vermek gerekirse, yapılan araştırmalar genel ortalamanın 30 yaş altındaki çiftler için haftada iki kez, 30 yaş üstündeki çiftler için ise haftada bir kez olduğunu gösteriyor. Ama unutmayın, bunlar ortalamaları gösteren sayılardır. Bazı çiftler daha sık, bazıları da daha seyrek cinsel ilişkide bulunmaktan memnundur. Ve asıl mesele cinsel ilişki sayısı değil, ne sıklıkta olursa olsun, cinselliği yaşarken her iki partnerin de mutlu olup olmadığıdır. Cinsel ilişki sıklığı her gün olsa bile, çiftleri mutlu ve tatmin eden cinsel zevk ve yakınlık duyguları uyandırmadığında sıklığın bir önemi yoktur.
CİNSEL MUTLULUK CİNSEL İLİŞKİ SIKLIĞI İLE ÖLÇÜLEMEZ
Cinsellik, mutlu ilişkilerin temel bir parçasıdır ama yalnızca cinsel ilişkiden ibaret değildir. Çünkü cinsellik penis vajina birlikteliğinden çok daha fazlasını içerir ve en önemlisi insanın yakınlık ve bağ kurma ihtiyacını karşılar. Çiftlerin duygusal olarak bağ kurmaları için cinsellik sağlıklı bir yoldur. Bu nedenle düzenli bir cinsel yaşam, genel sağlık ve mutluluğa önemli bir katkıda bulunur. Bununla birlikte, genital olmayan dokunuşlar, öpüşme, sarılma, cinsellikle ilgili konuşma, çiftin duygusal yakınlık geliştirmesi, cinsel mutlulukları açısından cinsel ilişki kadar gerekli, önemli ve etkilidir.
CİNSEL İLETİŞİM CİNSEL DOYUMUN ANAHTARIDIR
Daha sık cinsel ilişki yaşanması her zaman daha iyi bir cinsel yaşam anlamına gelmez. Cinselliğin karşılıklı olarak partnerleri tatmin etmesi önemlidir. Çiftler arasında bir partnerin cinsel ilişki yaşamak istediği ama diğerinin istemediği zamanlar kaçınılmaz olacaktır. Bunun bir sorun olmaması için çiftlerin birbirleriyle cinsel arzuları, beklentileri ve tercihleri hakkında konuşmaları, yani cinsel iletişim kurmaları büyük önem taşır. İletişim sayesinde her iki taraf da birbirlerini cinsel olarak nasıl tatmin edeceklerini bilerek cinselliği karşılıklı olarak doyum içinde yaşayabilirler.
Op. Dr. Meral Sönmezer
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
www.drmeralsonmezer.com